Yeni yeni gündemde olmaya başlayan duygusal açlık konusuyla ilk defa staj yaparken tanıştım ve Serap Duygulu hocamın bu konuda anlattıkları ilgimi çekmeye başladı. Duygusal açlık ve fiziksel açlık birbirinden oldukça farklı kavramlardı ve yemek kişi tarafından duygusal dengeyi ve doyumu sağlamak için kullanıldığından aşırı kilo alımına sebep oluyordu. Sonrasında TLC televizyon kanalında ‘Ağır Yaşamlar’ adlı programa denk geldim ve programa katılan neredeyse hepsi 200-300 kg arasında olan insanların yaşam öykülerini dikkatle dinlemeye ve araştırmaya başladım.
Bu insanlar sabah gözlerini açtıkları ilk andan uykuya dalana kadar yemek yiyor ve yürümekte, yatmakta, oturmakta güçlük çekiyorlar. Neredeyse ölümle burun buruna yaşıyorlar. Bu programdaki yeme bağımlısı, kişisel ihtiyaçlarını karşılayamayan, yattıkları yerden bile kalkmayan insanların büyük çoğunluğunun kadın oluşu beni hem üzdü hem de daha fazla araştırmaya teşvik etti. Bu kadınların hayatlarında belli ortak noktalar vardı.
12 yaşında 90 kiloya ulaşan ve şu anda neredeyse 300 kg olan Erica`nın hikayesine bakıldığında gençlik yıllarında erkek arkadaşı ve onun kuzenleri tarafından toplu olarak tecavüze uğradığı ve bu olayın ardından hızla kilo almaya başladığı görülüyor. Erica gibi birçoğunun hikayesinde çocukluğunda yaşadığı taviz ve ya tecavüz öyküsü, aile içi şiddet, sevgisizlik ve özgüven eksikliği var. Yani bireyler fiziksel olarak değil duygusal olarak aç ve kendilerini güvende hissetmek için ya da o an yaşadıklarını unutmak için sürekli yemek yeme ihtiyacı içindeler.
Hikayelerdeki bir diğer ilginç taraf ise kilolarından kurtulmak için doktora gelen kadınların kilo kaybettikçe psikolojilerinin bozulması. Kilo verdikleri için aslında mutlu olmaları gerekirken daha da mutsuz oluyorlar çünkü kaygı ve endişe duyuyorlar. Duydukları kaygı ve endişenin sebebi ise geçmişlerinde yaşadıkları ağır olayları yenebilmek için vücutlarını kendilerine siper etmiş olmaları ve hatta çoğu zaman kimse bana dokunmasın, beğenmesin ve zarar vermesin düşüncesi.
Geneen Roth`un da dediğine göre “Yalnız yetişkinin içinde yaşayan istismar edilmiş çocuğu beslemeyi bırakırsak, sevgi geliştirip samimiyete yer vermeyi başarırız.’’ Size işkence eden bu kısır döngünün içinden çıkmak istiyorsanız istediğiniz şeyi elde etmenin tek yolu olarak yemeği görmeyi bırakmalısınız. Bunun için diyetle beraber alınacak psikolojik destek kişilerin duygusal açlıklarını yenmelerine ve yaşadıkları ağır yüklerin altından kalkmalarına yardımcı olacaktır.
Psikolojik Danışman
Fulya KÖKDEN